
Merkür Boğa’da
Herkese Merhaba,
İletişim, düşünme, ticaret, hız, küçük olan her şey, virüs ve bakteriler, hırsızlık, kopyacılık gibi konuları temsil eden Merkür, artık Boğa burcunun garantici, inatçı, sabit, güvenli topraklarında seyahat ediyor. 21 Nisan-15 Mayıs arasında retro yapıp, sonrasında 11 Haziran’a kadar Boğa’da kalarak hayatlarımıza;
- Gerçekçi, elle tutulur gözle görülür olanı dahil etmemizi, lafla yürüyen peynir gemisini değil, peyniri tatmak istemeyi
- Güvenli ve emin adımlarla ilerlemenin önemini
- Ticarette öncelikle güvenli alışveriş yapmak gerektiğini
- Paramızı ve yatırımlarımızı emniyete almak gerekliliğini
- Fikirlerimizde bazen gereğinden fazla inatçı davranarak, veya güven ararken ağırdan alarak bazı girişim fırsatlarının kaçabileceğini
- Dolaşımdaki sahte paralara karşı dikkat gerekliliğini
- Boğaz bölgesi ile alakalı enfeksiyonlara karşı önlem almamızı
- Daha yavaş düşünmeyi, ağır ama kalıcı öğrenmeyi getirebilir bu süreçte.
21 Nisan-15 Mayıs arasında ise retroda olacağı için küçük ev aletleri, dijital alışverişler ve aslında tüm ticari faaliyetler ve birikimlerinizle ilgili oldukça dikkatli olmanızı, bu süreci para ve konfor konularında kaçan fırsatlar var ise yeniden karşılaştığınızda değerlendirmek için kullanmanızı öneririm.
Toplumsal ve ülkemiz açısından baktığımızda ise Merkür’ün Boğa’ya giriş anı haritasında yükselen Terazi, akıllara elbette ki siyasi partileri, anlaşmaları, ayrılıkları, huzur ve uyum arayışını, diplomasiyi getirmekle beraber Venüs’ün de Boğa’da olması ve an haritasında 8. Eve düşmesi ana konunun para olduğunu, ticaretin ve ticari güvenliğin çok önemli olacağını göstermekte. Vergilerle ilgili ve ev kredileri ile ilgili açıklamaların peşi sıra gelebileceğini, bankaların bu anlamda destek paketleri açıklayabileceğini de düşünebiliriz. Tarımla alakalı tohum desteği de düşünülebilir aslında.
Beslenmenin ve gıdalarla alakalı olası böceklenme gibi sorunların da gündeme gelebileceğini, bu anlamda seracılıkla uğraşanların dikkatlerini paraya çevirecekleri ürünlerin sağlıklı koşullarda kalmasına dikkat etmeleri gerektiğini de söyleyebiliriz.
Eğitimle alakalı da beklenmedik değişiklikler olabileceğini söylemek yanlış olmazdı.
Tüm bu süreçlerin en önemli kelimesi “Hoşgörü” olmalı. Çünkü çok fazla ağız dalaşına, kavgaya, birbirini tabir-i caiz ise yer altına itmeye çalışma haline şahitlik edeceğiz. Biz hoşgörülü olur, farklılıkları güzellikleri ile kabullenirsek sorunları en aza indirgeriz.
Ve ne diyordu Hükümet Kadın filminde Aziz Veysel;
“Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. Değil mi? Veyahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın…”
Sevgi ve saygılarımla
Selin